Kopenhag-Danimarka
(Kopenhag Merkezinden Birkaç Görünüm)
Danimarka’nın başkenti olan bu şehir, daha ilk adım
atmanızdan itibaren sizi muhteşem mimarisiyle etkileyecektir, eminim. Bu
sanatsal açıdan zengin şehirde dolaşırken, etrafınızda dünyanın her yerinden
insanlar görmek mümkün. Ki olayın en güzel tarafı, dışarıdan buraya gelen
insanların kendi kültürünü yansıtan elbiseler giymesidir. Göz zevkinize hitap
edecek bir durum yani. Şimdiye kadar tanıştığım insanlar itibariyle Danimarka`da
birçok Türk (Özellikle Konya ve Sivas` tan göçenler), Arap, Pakistanlı, Nepallı,
Balkan göçmenleri, Çinli, Afrikalı ve Polonyalı var. Yani şehir tamamen
turistlerle kaplı desem yeri var.
Diğer dikkatimi çeken olay ise şehrin çok az sayıda fabrikaya sahip olmasıdır.
Bu nedenle de şehirdeki para akışının üretimden değil, tamamen ticaretten
(İthalat-İhracat) sağlandığı kanaatindeyim. Şehirde yaşayanların ve yönetimin de
sanata verdiği değere bakılırsa günümüzde İskandinav ülkelerinin neden en zengin
ülkeler arasında olduğu belli olmaktadır.
Ulaşım…
Burada özellikle ulaşımda bisiklet çok fazla kullanılmaktadır ve
şehir trafiğinde ayrı bir yer tutar. Bu nedenle şehre girdiğinizde kendinizi
Çin’deymiş gibi sanabilirsiniz. Tüm yolların kenarında ayrıca bir bisiklet yolu
bulunur ve size tavsiyem otobüs duraklarında iken yâda otobüslerden indiğiniz
zaman bu bisiklet yollarındaki bisikletlilere çok dikkat etmeniz. Yoksa her an
bir bisikletliyle çarpışabilirsiniz. Kendi adıma söylemem gerekirse bana
alışması bir hayli zor gelmişti.
(Metro ve Tren İstikamet Haritası)
Bizim ülkemize nazaran burada minibüs ve dolmuş olayına hiç rastlamadım.
Bisiklet dışında sık kullanılan ulaşım araçları otobüs, yeraltı treni (metro),
normal tren sistemleri ve taksilerdir. Şehir içi toplu taşıma araçlarının
kullanımı şu şekilde gerçekleşiyor.
Otobüs ve metrolara binerken clipkod dedikleri, 10 haneli sistem kullanılıyor.
Bunlar otobüslere binerken kapının önündeki yazıcı mekanizmanın içine sokulup
tarih-saat yazılması beklenir. Şehir bölgeler halinde numaralandırılmış
olduğundan temin ettiğiniz clipkodların numaralarına, yani kaç bölge için
geçerli olduğuna dikkat etmelisiniz. 10 kullanımlıktırlar ve eğer en az 2
bölgelik aldıysanız her kullanımdan sonra bir saat ücretsizler.
(Stamkort Örneği)
Başka bir sistem stamkort yani bizim dilimizdeki paso dur. Sadece şoföre
gösterilmesi yeterlidir. Bu kart tren istasyonlarından ve anlaşmalı alışveriş
merkezlerinden temin edilebilir. Fakat bu konuda dikkat edilmesi gereken bir
husus var. Stamkortunuzu alırken kullanmak istediğiniz bölgelerin numaralarını,
aldığınız kişiye belirtmelisiniz. Farklı bölgelere gidecekseniz bu kartları
kullanamazsınız. Fiyatları aldığınız bölge ve kullanacağınız tarihe göre(1 ay
yâda daha fazla) değişmektedir.
Bunun dışında biletinizi otobüs şoförlerinden 23 Krone (2011–2012 fiyatı)
karşılığında temin edebilirsiniz. Cep telefonu mesajı kullanılarak yapılan bir
yöntem daha var ama bunu daha tam anlamıyla çözebilmiş değilim. Anladığım
kadarıyla bulunduğunuz durak bölge numarası ve ineceğiniz durağı yazıp
mesajınızı gönderiyorsunuz. Gelen mesajı telefonunuzdan şoföre gösterip
biniyorsunuz. Yol ücreti telefon bakiyenizden düşülüyor diye tahmin ediyorum.
Gezi Programı…
Kendi gezilerime dayanarak, gezmekten keyif alacağınızı düşündüğüm yerleri
aşağıda belirtiyorum.
Little Mermaid ( Küçük Deniz Kızı Heykeli ) :
(Küçük Deniz Kızı Heykeli)
Küçüklük masalların hatırladığımız, aynı zamanda kibritçi kızın da yazarı olan
masal ustası HANS CHRİSTİAN ANDERSEN ’in en ünlü masal karakterlerinden biri
olan küçük denizkızının heykeli, 1913 yılında Edvard Eriksen tarafından Nyhavn
Limanı yakınlarına yapılmıştır. Zamanla başı ve kollarından tahrip görüp şekli
bozulunca, Danimarkalı artist BJĜRN NĜRGAARD tarafından tekrardan
yapılandırılmıştır. Günümüzde bu heykel Kopenhag’ın ismiyle özdeşmiş olup,
şehrin simgesi haline gelmiştir.
Tivoli:
(Tivoli’den gece ve gündüz resimleri)
İçinde lunapark, restoranlar, çiçek bahçeleri, göller, konser salonları, kafeler,
pantomim tiyatrosu ve hatta Çin Pavyonlarını bulunduran bu mekân 80 dönüm (21-acre)
olup 1853 yılında kurulmuştur. Giriş ücretli olmakla birlikte şehir merkezine
100m kadar yakindir. Benim keşfedebildiğim kadarıyla ana kapılarından biri
Kopenhag şehir merkezine diğeri ise tam arka tarafında olup merkez tren
istasyonuna bakar. Tivoli özellikle lüks bahçeleriyle ünlüdür ve bu bahçelerde
oturup etrafı izlemekten keyif alabilirsiniz. Giriş paralı (2011–2012
fiyatlarıyla 90 DKK-yaklaşık 30 TL) olup, içeride birçok ücretsiz gösteriler
sunulur. Yaz aylarında, geceleri, özelliklede cumartesi geceleri havai fişek
gösterilerini izlemenizi tavsiye ederim.
Stroget - Walking Street ( Yürüyen Cadde ) :
(Yürüyen Cadde İnsanları)
İstanbul için Taksim, İzmir için Kemeraltı nasıl bir şeyse burada da Stroget
aynidir. Şehrin en kalabalık en işlek caddesidir. Sokağa girdiğinizde birçok
restoran, kafe ve mağazayla karsılaşırsınız. Ayrıca bu sokakta birçok Türk
restoranı görmek pekâlâ mümkün… Fakat size tavsiyem bu sokağa Cuma ve Cumartesi
günleri (Danimarkalıların en çok içtikleri ve sokağa döküldükleri günler)
gelmenizdir. Gece gündüz saat farkı ayırt etmeksizin burada yürürken amatör
sanatçıların yeteneklerini sergilediklerini izlemenizi, sokak sarkıcılarının
birbirinden güzel şarkılarını dinlemenizi, Heykel gibi duran boyalı insanların
yoldan geçenlerle nasıl sakalaştıklarını izlemenizi öneririm. Tüm bu canlı
dünyadan sıkılıp biraz daha ilginç şeyler görmek istiyorum diyorsanız eğer
Stroget üzerinde bulunan Guiness Rekorları dükkânını ve ardından cadde sonunda
bulunan Kongens Nytorv kavşağı yanındaki Nyhavn sahilini de ziyaret
edebilirsiniz.
Christiansborg Slot (Christiansborg
Sarayı):
Christiansborg Slot görünümleri)
Burası tüm Slotsholmen (Saraylar Bölgesi) adası üzerine kurulmuştur. Bu bölgeyi
gezmek tüm gününüzü alabilir. Geniş batı kanadı evleri, Danimarka parlamentosu,
büyük saray, başbakanın ofisi 1907 ile 1928 tarihleri arasında yapılmış olup,
1884 yangınından sonra taşınmıştır. Ayrıca kraliyet ziyaretçi odaları burada
bulunmaktadır. Ayrıca 1167 yılında var olmuş olan Bishop Absalon Kalesinin
yıkıntıları ve harabeleri de bu saraylar bölgesi içerisinde bulunmaktadır.
Ayrıca Kraliyet Araçları Müzesi, Tiyatro Müzesi ve Danimarka Kraliyet Tersanesi
Müzesi de bu bölgede yer alır.
Christiania:
(Christiania Ana Giriş Kapısı ve İçeriden Birkaç Görüntü)
Kopenhag içerisinde dış dünyadan soyutlanmış ve uyuşturucu maddenin (esrar)
serbest olarak kullanılabildiği bir yerdir. İçeride birçok tezgâh ve açık halde
satılan esrar maddeleri bulunur. Fakat bu maddenin kötü etkisinin yanı sıra
kimse kimseye karışmaz. Konuştuğum kişiler ve anlattıklarına göre ilk zamanlar
burası asker lojmanları olarak kullanılmaktaymış. Devlet bu araziyi boşalttıktan
sonra şehir çeteleri buraya yerleşmiş. Ardından çeteler zamanla kaybolmuş. Bu
bölgenin her tarafı duvarlarla çevrili olup dışarıdan gelenlere hoşgörü
gösterilmeye başlanmış. Esrar kullanılması nedeniyle polis sık sık buralara
baskınlar düzenlemiş fakat bu seferde içerideki tüm satıcılar şehir içine
dağılmaya başlamış. Fakat buranın yerlileri esrar maddesini hafif uyuşturucu
olarak görüp sadece onun içilmesine izin verirlermiş. Diğer uyuşturucu
maddelerin kullanımı kesinlikle yasak ve içeride hoşgörüyle karşılanmadığından
devlet artık buraya karışmaz olmuş. Buradaki durumu sosyal bir deney olarak
kabul etmiş. Giriş tabelasının hemen ardında çıkarken şu yazıyı gördüm ve
kendimi acayip hissettiğimi itiraf etmeliyim. “ Şu anda Avrupa Topraklarına
Girmektesiniz). Burada yaşayanların kendine özgü bayrakları dahi var. Devletten
kopuk bir hayat yaşıyorlar fakat kimseye zarar vermiyorlarmış. Şehir merkezinden
metro ile 10 dakikada varabileceğiniz bu yerde türlü etkinlikler var. Ayrıca
içerideki kafeler ve barlar da fiyatlar ucuzdur. Burada dikkat etmeniz gereken
hususlar, bu bölge içerisinde fotoğraf çekmemek ve koşmamaktır. Koşmak neden
yasak diye sorduğumda aldığım cevap gerçekten ilginçti. Koşmak bölgenin istila
edilmesi anlamına gelmekteymiş. Bunun dışında bölgede en sevilen hayvanlar
köpekler olmasına rağmen burada bir köpeği sahiplenmek yâda sahibi olmak pek hoş
karşılanmayan bir davranış. Bu şekilde farklı kuralları olması da ilgi uyandıran
bir durum gibi geldi. Bölgeye sığınma isteğiyle gelenlere hemen bir oda
verildiğine ve Danimarka’nın en kaliteli tarım aletlerinin (Kürek, tırmık vb.
gibi) burada yapıldığına dair de söylentilere şahit oldum. Her şeye rağmen
buradaki gezintimin keyifli olduğunu söyleyebilirim. Özelliklede duvarlarda
bulunan grafiti çalışmaları gerçekten göz alıcı.
Marmorkirken (Mermer Kilise):
(Mermer Kilise-Frederick Kilisesinden Görüntü)
Frederick Kilisesinin diğer adı olup, yapımı 1749 yılında Amelienborg Sarayı
yakınlarında başlanmış. Fakat 1894 yılına kadar tamamlanamamıştır. Genişliği 30
metre çapında olup Roma’da St. Peter de modellenmiştir. Ben gittiğimde tadilatta
olmasına rağmen bile görünümü ve mimarisi muhteşem olduğunu söylemeliyim.
Rosenborg Slot (Rosenborg Sarayı):
(Rosenborg Slot, Önden Arkadan ve yandan çekilmiş fotoğrafları)
(Rosenborg Slot bahçesinde güneşin tadını çıkaranlar ve ufak çaplı bir konser
etkinliği)
Burası 1606 yılında 4. Christian (Danimarka Güneş Kralı) ve kraliyet
ailesinin, yazlık saray olarak kullandığı mimari olup, 18. yüzyılda 4. Frederik’
in Fredensborg Slot’ u inşa ettirmesinden sonra bu görevini yitirmiş ve
ziyaretçilere açılmıştır. Üst katılarda 24 adet odası olmakla beraber, kral
tarafından kullanılırken kraliyet sanat koleksiyonunun, mobilyalarının ve
mücevherlerinin burada bulunduğu söylenmektedir. Danimarka halkı, aileler ve
turistler buranın geniş bahçesinden ve manzarasından yararlanıp burada sosyal
aktiviteler düzenlemekte ve güzel havalarda çimlerde bol bol
güneşlenmektedirler.
Etkinlik Programı…
Ocak ve Şubat Ayları Etkinlikleri
Yeni Yıl: Yılbaşına daha girmeden şehrin
cıvıl cıvıl renklerle süslenmiş olduğunu zaten göreceksiniz. Yılbaşı kapsamında
birçok konser ve etkinlikler sizi bekliyor olacaktır. 2012 yılbaşını
hatırlıyorum da, Radhusplasen yani Kopenhag meydanında aralıksız 2.5 saat süren
havai fişek gösterisinin ardından tanımadığınız insanların sizi kız erkek ayırt
etmeden yanına çekip saatlerce kucaklaştığını hayal edin. O zaman bu sıcakkanlı
insanlarla vakit geçirmenin tadına varacağınıza eminim.
Kış Jazz Festivali: Ocak ayının sonu ve
Şubat ayı başlangıcında jazz müzik severler için oluşturulan bu etkinlik küçük
çapta gerçekleşse dahi, eğer ki toplu halde müzik dinlemekten hoşlanıyorsanız bu
sizin için kaçırılmaması gereken fırsatlardan biridir.
Mart ve Nisan Ayları Etkinlikleri
Dyrehaven Parkı Açılışı: Danimarka’nın en
eski eğlence parkı olan Dyrehaven parkı, orman manzarası ve geyikleriyle
kendinizi doğaya kaptıracağınız bir yerdir. Her sene Mart ayının son hafta sonu
açılıyor, bilgilerinize…
Kopenhag Film Festivali: Nisan ayı
içerisinde 11 günden fazla süreyle düzenlenen Kopenhag’ın nitelikli film
festivalinde yaklaşık 160 film, yönetmenleri ve aktörleri eşliğinde yoğun bir
programla izleyicilere sunulmaktadır. Yabancı dilinize güveniyor ve tam
anlamıyla bir sinema tutkunuysanız, bence kaçırmayın derim.
2. Margrethe’ nin Doğum Günü: 16 Nisan doğum
gününde halkı tarafından çok sevilen Danimarka Kraliçesi Amalienborg sarayı
balkonuna çıkar ve saray bahçesini dolduran kalabalığı ve muhafızlarını
selamlar. Binlerce kişi de bayraklarını sallayıp, kraliçeye olan saygısını bu
şekilde dile getirir. Danimarkalılara özgü ulusal bir gün yani…
Tivoli’ nin Açılışı:
Gezilmesini tavsiye ettiğim paragrafta bahsettiğim Tivoli’ nin açılışı Nisan
ayının ortalarına denk gelmektedir ve Eylül ayının üçüncü haftasında gerçekleşen
kapanışa kadar etkinliklere ara verilmemektedir.
Mayıs Ayı Etkinlikleri
İşçi Bayramı: Ülkemizde de birçok yerde
kutlanan, çoğu iş yerinde ve çoğu ülkede tatil günü ilan edilen 1 Mayıs işçi
bayramı Danimarka’da da kutlanıyor. Fakat ülkemizdeki gibi mitingler ve
yürüyüşlerin tam aksine buradaki halk işçi bayramında, Fĉlledparken bölgesinde
toplanıp, sevimli danslarını yapıyor, şarkılar söyleyip piknikler düzenliyor.
Bira Festivali: Küçük büyük tüm bira
üreticilerinin, tüm alkol severlerin katıldığı, biraların Danimarka’ yı
kelimenin tam anlamıyla gümbürdettiği, ülkenin en büyük bira festivalidir.
10.000 alkole susamış insanın toplandığı bir kalabalık düşünün, demek istediğimi
anlarsınız.
Kopenhag Maratonu: Mayıs ayının ortalarında
bir Pazar günü düzenlenen İskandinavya’nın en büyük maratonu, 5000 katılımcı ve
gencin dışında binlerce seyirciyle izlenmeyi hak ediyor olmalı…
Kopenhag Karnavalı: Mayıs ayı içerisinde 3 günden fazla süren bu festivalde, küçük tekneler üzerinde Brezilyalı tarzında etkinlikler, müzisyenler ve kostümlü dansçılar görmeniz mümkün. Nerde mi? Kopenhag kanallar bölgesidir, etrafına bak yeter…
Haziran Ayı Etkinlikleri
Kopenhag’ın Değişimi: Ve Kopenhag yaz
sezonuna hazırlanıyor… Haziranın ilk haftalarında gece hayatı kutlamaları, club
ve Dj bar açılışları, etkinlikler başlamaktadır.
St Hans Akşamları: Danimarkalılar Haziran
akşamlarına bu ismi verir. Bu günler onlar için park ve bahçelerde gezme,
plajlara gitme, şarkılar söyleme ve evlilik günleridir.
The Roskilde & Jazz Festivalleri: Avrupa’nın
en büyük rock festivali unvanını taşıyan bu festival epey bir pahalı (2011
fiyatlarıyla yaklaşık 2300DKK ile 2800DKK arası yani 750TL-850TL) olmasına
rağmen görülmeye değer. Açık hava konserlerinin sergilendiği bu alan 70.000
kişilik kapasitesiyle gözünüzü doyurabilecek nitelikte olduğunu düşünüyorum. İlk
festival 1971 yılında olup, katılım sayısı 10.000 civarında kişiyle
gerçekleşmiş. Günümüzde burada 150’nin üzerinde rock, tekno, trance, dünya
müzikleri ve jazz etkinlikleri düzenlenmektedir. Kopenhag’dan yarım saat süren
bir tren yolcuğuyla buraya ulaşmak pekala mümkün.
Danimarka Yarışları:
Danimarka’nın en önemli at yarışları Haziran ayının sonlarında şehrin kuzeyinde
ki Klampenborg yarış pistlerinde düzenlenmektedir.
Temmuz Ayı Etkinlikleri
Kopenhag Jazz Festivali:
Kopenhag’ın tek başına düzenlediği ve Kuzey Avrupa’nın en büyük jazz festivali
Temmuz ayının ilk 10 gününü kapsayarak, kendi formundaki jazz kutlamalarıyla ve
dünyaca ünlü şarkıcı ve müzisyenlerin katılımlarıyla gerçekleşir. Bu festival
kapsamında sokak sanatçılarının da gösterilere kattığı rengin, şehir hayatının
ruhunuza işleyeceğine eminim.
Ağustos Ayı Etkinlikleri
Liman Kültürü: Ağustos ayının ilk haftası
limanlar ve kanallar üzerinde geniş kültürel programlar ve spor etkinlikleri
düzenlenir. Bu kapsamda yapılan birçok etkinlik ücretsizdir.
Kopenhag Dizayn Haftası:
Ağustos sonlarında başlayıp Eylül ayı başlarına sarkan günlerde, 11 gün boyunca
Kopenhag tasarımcıları tarafından çeşitli seminerler verilir. Çeşitli yarışmalar
düzenlenir. 70 kadar tasarımcı, dünyanın en yaratıcı tasarımcısı ödülü için
yarışır. Festival yılları şimdilik 2011–2013 yılları arasında sınırlıdır.
Kopenhag Yemek Festivali:
Ağustos ayı sonlarından Eylül başlarına kadar düzenlenen İskandinavya’nın en
büyük yemek festivali, restoran ve gıda üreticilerinin katılımıyla şehrin dışına
doğru taşmaktadır.
Kopenhag Eşcinseller Günü:
Bu seneki ilk Kopenhag turumda kendimi bu etkinliğin içerisinde buldum. Her ne
kadar bana uymayan bir durum olsa da, tüm homoseksüel erkeklerin ve
lezbiyenlerin katıldığı, kimi zaman konserlerle süslenen, danslarla eşlik edilen
bir etkinlik. Danimarka kurallarına göre bu tercihli insanların evlenmeleri
yasal bir durum. Sadece dini nikâh kıyamadıklarını biliyorum. Bu özel gün
içerisinde birçok eşcinsel kamp kurar ve flört eder. Eğlence dolu bir yaşamları
olduğunu ve eğlenceli bir gün geçirdiklerini gözlemledim. Kimseye tavsiye
etmesem dahi, saygı duyarım.
Eylül Ayı Etkinlikleri
Altın Günler Festivali: Yılda bir
gerçekleşen bu kültürel ve tarihi festival, Eylül ayının ilk 3 haftası boyunca
sürer ve şehirdeki birçok müzeyi kendi kapsamına alır.
Çocuk Filmleri Festivali:
Eylül ayının küçükler açısından en renkli geçen festivallerinden biri olup, 11
gün boyunca devam eder. Çocukların kendi çektikleri filmler sergilenir ve
küçüklere kendi filmlerini çekme imkânı tanınır.
Kopenhag Sanat Fuarı: Bu
büyük sanat fuarı 500 den fazla kuzeyli artistin çalışmaları ve 9000 kişilik bir
izleyici kitlesi eşliğinde gerçekleşmektedir.
Kopenhag Blues Festivali: Bu
uluslar arası etkinlik ise Eylül ayının sonları ile Ekim ayının başlarına kadar
sarkan bir haftalık süre zarfında gerçekleşir.
Kopenhag Çağdaş Sanat Festivali:
Toplamda 4 gün süren festival kutlamaları, Danimarkalı ve uluslar arası
yeteneklerin modern sanat çerçevesinde gösterime sunulmasıyla gerçekleşir.
Etkinliklerin açılışları, kişisel çalışmalar, tartışmalar (eleştiriler), ve
ücretsiz turlarla başlar.
Ekim Ayı Etkinlikleri
Kültür Geceleri: Genellikle
Ekim ayının ikinci Cuma günü başlayan bu etkinlikler, harika gökyüzü
gösterileri, şehir müzeleri, tiyatrolar, galeri ve kütüphane etkinlikleri ile
devam eder. Bu özel gün kapsamında Rosenborg Sarayının kapıları bu gecelere
doğru geniş kapsamlı özel etkinliklerle açılır. Ülkemizdeki müze kartları gibi
“Kulturnatten Pass” kartı bulunanlara ücretsizdir.
Kasım Ayı Etkinlikleri
Kopenhag Belgesel Film Festivali:
Kasım ayının başlarından ortalarına kadar süren bu belgesel filmler festivali şu
anda 10. yılını doldurmuş olup, kendi alanında İskandinavya’nın en büyük
festivallerinden biridir.
Aralık Ayı Etkinlikleri
Christmas (Noel): Aralık
ayının ilk Pazar günü herkes sokaklara dökülmeye başlar. Radhusplasen meydanına
devasa bir Noel ağacı dikilir. Noel Baba’nın şehre girdiğine insanların arasında
gezip bu devasa Noel ağacında yolculuğuna son verdiğine inanılır. Bu tarihler
arasında tüm alışveriş merkezleri süslenir. Kilise konserleri başlar.
Danimarkalılar Aralık ayının 24. günü gecesine kadar sokaklara dökülürler. 24’ü
akşamında ise Christmas’ ı, evlerinde geleneksel akşam yemeklerini yiyerek ve
noel ağacı etrafında dans ederek kutlarlar.
Tivoli’nin Christmas Etkinlikleri: Tivoli Christmas günlerinde Kasım ayının ortalarında tekrardan açılıp 23 Aralık tarihinde yeniden kapanır. Bu tarihler arasında büyük marketleri, özel etkinlikleri, özel Christmas tabelaları, özel kostümleri ve tiyatro gösterileri ile ziyaretçilerine güzel zaman geçirmelerine olanak sağlar.
Karnınız Acıkmadı mı?
Danimarka’daki yemek kültürü Türkiye’mizdeki kadar gelişmiş olmasa
da, buranın halkının da kendine özgü ağız tadı bulunmaktadır. Genelde salata
tarzı yemekler yerler. Burada zamanla şekillenmiş ve her gelen milletin ağız
tarzına göre acılı, acısız, etli, sebzeli birçok çeşit salata yiyebilirsiniz.
Ayrıca Danimarka peynirinin de tadına varmanızı tavsiye ederim. Özellikle
Kopenhag’ın en geniş restoran zincirlerinden biri olan Türk sahipli ChiliMili’de
karnınızı şöyle afiyetle doyurursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Adım
attığınız her sokakta sushi yapan Çin restoranları da bulabilirsiniz. Ama yok,
ben kendi kültürümüzden yemekler yemek istiyorum derseniz her köşe başında bir
kebapçı ve shawarma ( Döner) satan bir dükkân bulmanız da pekâlâ mümkün.
Musa AHMETOĞLU
25 Mayıs 2012 – Cuma