Kopenhag-Danimarka

Yeni Sayfa 1

 



(Kopenhag Merkezinden Birkaç Görünüm)


    Danimarka’nın başkenti olan bu şehir, daha ilk adım atmanızdan itibaren sizi muhteşem mimarisiyle etkileyecektir, eminim. Bu sanatsal açıdan zengin şehirde dolaşırken, etrafınızda dünyanın her yerinden insanlar görmek mümkün. Ki olayın en güzel tarafı, dışarıdan buraya gelen insanların kendi kültürünü yansıtan elbiseler giymesidir. Göz zevkinize hitap edecek bir durum yani. Şimdiye kadar tanıştığım insanlar itibariyle Danimarka`da birçok Türk (Özellikle Konya ve Sivas` tan göçenler), Arap, Pakistanlı, Nepallı, Balkan göçmenleri, Çinli, Afrikalı ve Polonyalı var. Yani şehir tamamen turistlerle kaplı desem yeri var.
Diğer dikkatimi çeken olay ise şehrin çok az sayıda fabrikaya sahip olmasıdır. Bu nedenle de şehirdeki para akışının üretimden değil, tamamen ticaretten (İthalat-İhracat) sağlandığı kanaatindeyim. Şehirde yaşayanların ve yönetimin de sanata verdiği değere bakılırsa günümüzde İskandinav ülkelerinin neden en zengin ülkeler arasında olduğu belli olmaktadır.
 

Ulaşım…


Burada özellikle ulaşımda bisiklet çok fazla kullanılmaktadır ve şehir trafiğinde ayrı bir yer tutar. Bu nedenle şehre girdiğinizde kendinizi Çin’deymiş gibi sanabilirsiniz. Tüm yolların kenarında ayrıca bir bisiklet yolu bulunur ve size tavsiyem otobüs duraklarında iken yâda otobüslerden indiğiniz zaman bu bisiklet yollarındaki bisikletlilere çok dikkat etmeniz. Yoksa her an bir bisikletliyle çarpışabilirsiniz. Kendi adıma söylemem gerekirse bana alışması bir hayli zor gelmişti.

(Metro ve Tren İstikamet Haritası)


Bizim ülkemize nazaran burada minibüs ve dolmuş olayına hiç rastlamadım. Bisiklet dışında sık kullanılan ulaşım araçları otobüs, yeraltı treni (metro), normal tren sistemleri ve taksilerdir. Şehir içi toplu taşıma araçlarının kullanımı şu şekilde gerçekleşiyor.
Otobüs ve metrolara binerken clipkod dedikleri, 10 haneli sistem kullanılıyor. Bunlar otobüslere binerken kapının önündeki yazıcı mekanizmanın içine sokulup tarih-saat yazılması beklenir. Şehir bölgeler halinde numaralandırılmış olduğundan temin ettiğiniz clipkodların numaralarına, yani kaç bölge için geçerli olduğuna dikkat etmelisiniz. 10 kullanımlıktırlar ve eğer en az 2 bölgelik aldıysanız her kullanımdan sonra bir saat ücretsizler.



(Stamkort Örneği)


Başka bir sistem stamkort yani bizim dilimizdeki paso dur. Sadece şoföre gösterilmesi yeterlidir. Bu kart tren istasyonlarından ve anlaşmalı alışveriş merkezlerinden temin edilebilir. Fakat bu konuda dikkat edilmesi gereken bir husus var. Stamkortunuzu alırken kullanmak istediğiniz bölgelerin numaralarını, aldığınız kişiye belirtmelisiniz. Farklı bölgelere gidecekseniz bu kartları kullanamazsınız. Fiyatları aldığınız bölge ve kullanacağınız tarihe göre(1 ay yâda daha fazla) değişmektedir.


Bunun dışında biletinizi otobüs şoförlerinden 23 Krone (2011–2012 fiyatı) karşılığında temin edebilirsiniz. Cep telefonu mesajı kullanılarak yapılan bir yöntem daha var ama bunu daha tam anlamıyla çözebilmiş değilim. Anladığım kadarıyla bulunduğunuz durak bölge numarası ve ineceğiniz durağı yazıp mesajınızı gönderiyorsunuz. Gelen mesajı telefonunuzdan şoföre gösterip biniyorsunuz. Yol ücreti telefon bakiyenizden düşülüyor diye tahmin ediyorum.


Gezi Programı…


Kendi gezilerime dayanarak, gezmekten keyif alacağınızı düşündüğüm yerleri aşağıda belirtiyorum.

Little Mermaid ( Küçük Deniz Kızı Heykeli ) :


 
(Küçük Deniz Kızı Heykeli)


Küçüklük masalların hatırladığımız, aynı zamanda kibritçi kızın da yazarı olan masal ustası HANS CHRİSTİAN ANDERSEN ’in en ünlü masal karakterlerinden biri olan küçük denizkızının heykeli, 1913 yılında Edvard Eriksen tarafından Nyhavn Limanı yakınlarına yapılmıştır. Zamanla başı ve kollarından tahrip görüp şekli bozulunca, Danimarkalı artist BJĜRN NĜRGAARD tarafından tekrardan yapılandırılmıştır. Günümüzde bu heykel Kopenhag’ın ismiyle özdeşmiş olup, şehrin simgesi haline gelmiştir.
 

Tivoli:



(Tivoli’den gece ve gündüz resimleri)


İçinde lunapark, restoranlar, çiçek bahçeleri, göller, konser salonları, kafeler, pantomim tiyatrosu ve hatta Çin Pavyonlarını bulunduran bu mekân 80 dönüm (21-acre) olup 1853 yılında kurulmuştur. Giriş ücretli olmakla birlikte şehir merkezine 100m kadar yakindir. Benim keşfedebildiğim kadarıyla ana kapılarından biri Kopenhag şehir merkezine diğeri ise tam arka tarafında olup merkez tren istasyonuna bakar. Tivoli özellikle lüks bahçeleriyle ünlüdür ve bu bahçelerde oturup etrafı izlemekten keyif alabilirsiniz. Giriş paralı (2011–2012 fiyatlarıyla 90 DKK-yaklaşık 30 TL) olup, içeride birçok ücretsiz gösteriler sunulur. Yaz aylarında, geceleri, özelliklede cumartesi geceleri havai fişek gösterilerini izlemenizi tavsiye ederim.

Stroget - Walking Street ( Yürüyen Cadde ) :
 


(Yürüyen Cadde İnsanları)


İstanbul için Taksim, İzmir için Kemeraltı nasıl bir şeyse burada da Stroget aynidir. Şehrin en kalabalık en işlek caddesidir. Sokağa girdiğinizde birçok restoran, kafe ve mağazayla karsılaşırsınız. Ayrıca bu sokakta birçok Türk restoranı görmek pekâlâ mümkün… Fakat size tavsiyem bu sokağa Cuma ve Cumartesi günleri (Danimarkalıların en çok içtikleri ve sokağa döküldükleri günler) gelmenizdir. Gece gündüz saat farkı ayırt etmeksizin burada yürürken amatör sanatçıların yeteneklerini sergilediklerini izlemenizi, sokak sarkıcılarının birbirinden güzel şarkılarını dinlemenizi, Heykel gibi duran boyalı insanların yoldan geçenlerle nasıl sakalaştıklarını izlemenizi öneririm. Tüm bu canlı dünyadan sıkılıp biraz daha ilginç şeyler görmek istiyorum diyorsanız eğer Stroget üzerinde bulunan Guiness Rekorları dükkânını ve ardından cadde sonunda bulunan Kongens Nytorv kavşağı yanındaki Nyhavn sahilini de ziyaret edebilirsiniz.
 

Christiansborg Slot (Christiansborg Sarayı):
 


Christiansborg Slot görünümleri)


Burası tüm Slotsholmen (Saraylar Bölgesi) adası üzerine kurulmuştur. Bu bölgeyi gezmek tüm gününüzü alabilir. Geniş batı kanadı evleri, Danimarka parlamentosu, büyük saray, başbakanın ofisi 1907 ile 1928 tarihleri arasında yapılmış olup, 1884 yangınından sonra taşınmıştır. Ayrıca kraliyet ziyaretçi odaları burada bulunmaktadır. Ayrıca 1167 yılında var olmuş olan Bishop Absalon Kalesinin yıkıntıları ve harabeleri de bu saraylar bölgesi içerisinde bulunmaktadır. Ayrıca Kraliyet Araçları Müzesi, Tiyatro Müzesi ve Danimarka Kraliyet Tersanesi Müzesi de bu bölgede yer alır.




Christiania:
 


(Christiania Ana Giriş Kapısı ve İçeriden Birkaç Görüntü)


Kopenhag içerisinde dış dünyadan soyutlanmış ve uyuşturucu maddenin (esrar) serbest olarak kullanılabildiği bir yerdir. İçeride birçok tezgâh ve açık halde satılan esrar maddeleri bulunur. Fakat bu maddenin kötü etkisinin yanı sıra kimse kimseye karışmaz. Konuştuğum kişiler ve anlattıklarına göre ilk zamanlar burası asker lojmanları olarak kullanılmaktaymış. Devlet bu araziyi boşalttıktan sonra şehir çeteleri buraya yerleşmiş. Ardından çeteler zamanla kaybolmuş. Bu bölgenin her tarafı duvarlarla çevrili olup dışarıdan gelenlere hoşgörü gösterilmeye başlanmış. Esrar kullanılması nedeniyle polis sık sık buralara baskınlar düzenlemiş fakat bu seferde içerideki tüm satıcılar şehir içine dağılmaya başlamış. Fakat buranın yerlileri esrar maddesini hafif uyuşturucu olarak görüp sadece onun içilmesine izin verirlermiş. Diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı kesinlikle yasak ve içeride hoşgörüyle karşılanmadığından devlet artık buraya karışmaz olmuş. Buradaki durumu sosyal bir deney olarak kabul etmiş. Giriş tabelasının hemen ardında çıkarken şu yazıyı gördüm ve kendimi acayip hissettiğimi itiraf etmeliyim. “ Şu anda Avrupa Topraklarına Girmektesiniz). Burada yaşayanların kendine özgü bayrakları dahi var. Devletten kopuk bir hayat yaşıyorlar fakat kimseye zarar vermiyorlarmış. Şehir merkezinden metro ile 10 dakikada varabileceğiniz bu yerde türlü etkinlikler var. Ayrıca içerideki kafeler ve barlar da fiyatlar ucuzdur. Burada dikkat etmeniz gereken hususlar, bu bölge içerisinde fotoğraf çekmemek ve koşmamaktır. Koşmak neden yasak diye sorduğumda aldığım cevap gerçekten ilginçti. Koşmak bölgenin istila edilmesi anlamına gelmekteymiş. Bunun dışında bölgede en sevilen hayvanlar köpekler olmasına rağmen burada bir köpeği sahiplenmek yâda sahibi olmak pek hoş karşılanmayan bir davranış. Bu şekilde farklı kuralları olması da ilgi uyandıran bir durum gibi geldi. Bölgeye sığınma isteğiyle gelenlere hemen bir oda verildiğine ve Danimarka’nın en kaliteli tarım aletlerinin (Kürek, tırmık vb. gibi) burada yapıldığına dair de söylentilere şahit oldum. Her şeye rağmen buradaki gezintimin keyifli olduğunu söyleyebilirim. Özelliklede duvarlarda bulunan grafiti çalışmaları gerçekten göz alıcı.
 

Marmorkirken (Mermer Kilise):
 


(Mermer Kilise-Frederick Kilisesinden Görüntü)


Frederick Kilisesinin diğer adı olup, yapımı 1749 yılında Amelienborg Sarayı yakınlarında başlanmış. Fakat 1894 yılına kadar tamamlanamamıştır. Genişliği 30 metre çapında olup Roma’da St. Peter de modellenmiştir. Ben gittiğimde tadilatta olmasına rağmen bile görünümü ve mimarisi muhteşem olduğunu söylemeliyim.
 


Rosenborg Slot (Rosenborg Sarayı):
 


(Rosenborg Slot, Önden Arkadan ve yandan çekilmiş fotoğrafları)
 



(Rosenborg Slot bahçesinde güneşin tadını çıkaranlar ve ufak çaplı bir konser etkinliği)


Burası 1606 yılında 4. Christian (Danimarka Güneş Kralı) ve kraliyet ailesinin, yazlık saray olarak kullandığı mimari olup, 18. yüzyılda 4. Frederik’ in Fredensborg Slot’ u inşa ettirmesinden sonra bu görevini yitirmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. Üst katılarda 24 adet odası olmakla beraber, kral tarafından kullanılırken kraliyet sanat koleksiyonunun, mobilyalarının ve mücevherlerinin burada bulunduğu söylenmektedir. Danimarka halkı, aileler ve turistler buranın geniş bahçesinden ve manzarasından yararlanıp burada sosyal aktiviteler düzenlemekte ve güzel havalarda çimlerde bol bol güneşlenmektedirler.
 


Etkinlik Programı…


Ocak ve Şubat Ayları Etkinlikleri


Yeni Yıl: Yılbaşına daha girmeden şehrin cıvıl cıvıl renklerle süslenmiş olduğunu zaten göreceksiniz. Yılbaşı kapsamında birçok konser ve etkinlikler sizi bekliyor olacaktır. 2012 yılbaşını hatırlıyorum da, Radhusplasen yani Kopenhag meydanında aralıksız 2.5 saat süren havai fişek gösterisinin ardından tanımadığınız insanların sizi kız erkek ayırt etmeden yanına çekip saatlerce kucaklaştığını hayal edin. O zaman bu sıcakkanlı insanlarla vakit geçirmenin tadına varacağınıza eminim.


Kış Jazz Festivali: Ocak ayının sonu ve Şubat ayı başlangıcında jazz müzik severler için oluşturulan bu etkinlik küçük çapta gerçekleşse dahi, eğer ki toplu halde müzik dinlemekten hoşlanıyorsanız bu sizin için kaçırılmaması gereken fırsatlardan biridir.


Mart ve Nisan Ayları Etkinlikleri


Dyrehaven Parkı Açılışı: Danimarka’nın en eski eğlence parkı olan Dyrehaven parkı, orman manzarası ve geyikleriyle kendinizi doğaya kaptıracağınız bir yerdir. Her sene Mart ayının son hafta sonu açılıyor, bilgilerinize…


Kopenhag Film Festivali: Nisan ayı içerisinde 11 günden fazla süreyle düzenlenen Kopenhag’ın nitelikli film festivalinde yaklaşık 160 film, yönetmenleri ve aktörleri eşliğinde yoğun bir programla izleyicilere sunulmaktadır. Yabancı dilinize güveniyor ve tam anlamıyla bir sinema tutkunuysanız, bence kaçırmayın derim.


2. Margrethe’ nin Doğum Günü: 16 Nisan doğum gününde halkı tarafından çok sevilen Danimarka Kraliçesi Amalienborg sarayı balkonuna çıkar ve saray bahçesini dolduran kalabalığı ve muhafızlarını selamlar. Binlerce kişi de bayraklarını sallayıp, kraliçeye olan saygısını bu şekilde dile getirir. Danimarkalılara özgü ulusal bir gün yani…
 

Tivoli’ nin Açılışı: Gezilmesini tavsiye ettiğim paragrafta bahsettiğim Tivoli’ nin açılışı Nisan ayının ortalarına denk gelmektedir ve Eylül ayının üçüncü haftasında gerçekleşen kapanışa kadar etkinliklere ara verilmemektedir.
 

Mayıs Ayı Etkinlikleri


İşçi Bayramı: Ülkemizde de birçok yerde kutlanan, çoğu iş yerinde ve çoğu ülkede tatil günü ilan edilen 1 Mayıs işçi bayramı Danimarka’da da kutlanıyor. Fakat ülkemizdeki gibi mitingler ve yürüyüşlerin tam aksine buradaki halk işçi bayramında, Fĉlledparken bölgesinde toplanıp, sevimli danslarını yapıyor, şarkılar söyleyip piknikler düzenliyor.


Bira Festivali: Küçük büyük tüm bira üreticilerinin, tüm alkol severlerin katıldığı, biraların Danimarka’ yı kelimenin tam anlamıyla gümbürdettiği, ülkenin en büyük bira festivalidir. 10.000 alkole susamış insanın toplandığı bir kalabalık düşünün, demek istediğimi anlarsınız.


Kopenhag Maratonu: Mayıs ayının ortalarında bir Pazar günü düzenlenen İskandinavya’nın en büyük maratonu, 5000 katılımcı ve gencin dışında binlerce seyirciyle izlenmeyi hak ediyor olmalı…
 

Kopenhag Karnavalı: Mayıs ayı içerisinde 3 günden fazla süren bu festivalde, küçük tekneler üzerinde Brezilyalı tarzında etkinlikler, müzisyenler ve kostümlü dansçılar görmeniz mümkün. Nerde mi? Kopenhag kanallar bölgesidir, etrafına bak yeter…


Haziran Ayı Etkinlikleri


Kopenhag’ın Değişimi: Ve Kopenhag yaz sezonuna hazırlanıyor… Haziranın ilk haftalarında gece hayatı kutlamaları, club ve Dj bar açılışları, etkinlikler başlamaktadır.


St Hans Akşamları: Danimarkalılar Haziran akşamlarına bu ismi verir. Bu günler onlar için park ve bahçelerde gezme, plajlara gitme, şarkılar söyleme ve evlilik günleridir.


The Roskilde & Jazz Festivalleri: Avrupa’nın en büyük rock festivali unvanını taşıyan bu festival epey bir pahalı (2011 fiyatlarıyla yaklaşık 2300DKK ile 2800DKK arası yani 750TL-850TL) olmasına rağmen görülmeye değer. Açık hava konserlerinin sergilendiği bu alan 70.000 kişilik kapasitesiyle gözünüzü doyurabilecek nitelikte olduğunu düşünüyorum. İlk festival 1971 yılında olup, katılım sayısı 10.000 civarında kişiyle gerçekleşmiş. Günümüzde burada 150’nin üzerinde rock, tekno, trance, dünya müzikleri ve jazz etkinlikleri düzenlenmektedir. Kopenhag’dan yarım saat süren bir tren yolcuğuyla buraya ulaşmak pekala mümkün.
 

Danimarka Yarışları: Danimarka’nın en önemli at yarışları Haziran ayının sonlarında şehrin kuzeyinde ki Klampenborg yarış pistlerinde düzenlenmektedir.
 

Temmuz Ayı Etkinlikleri
 

Kopenhag Jazz Festivali: Kopenhag’ın tek başına düzenlediği ve Kuzey Avrupa’nın en büyük jazz festivali Temmuz ayının ilk 10 gününü kapsayarak, kendi formundaki jazz kutlamalarıyla ve dünyaca ünlü şarkıcı ve müzisyenlerin katılımlarıyla gerçekleşir. Bu festival kapsamında sokak sanatçılarının da gösterilere kattığı rengin, şehir hayatının ruhunuza işleyeceğine eminim.
 

Ağustos Ayı Etkinlikleri


Liman Kültürü: Ağustos ayının ilk haftası limanlar ve kanallar üzerinde geniş kültürel programlar ve spor etkinlikleri düzenlenir. Bu kapsamda yapılan birçok etkinlik ücretsizdir.
 

Kopenhag Dizayn Haftası: Ağustos sonlarında başlayıp Eylül ayı başlarına sarkan günlerde, 11 gün boyunca Kopenhag tasarımcıları tarafından çeşitli seminerler verilir. Çeşitli yarışmalar düzenlenir. 70 kadar tasarımcı, dünyanın en yaratıcı tasarımcısı ödülü için yarışır. Festival yılları şimdilik 2011–2013 yılları arasında sınırlıdır.
 

Kopenhag Yemek Festivali: Ağustos ayı sonlarından Eylül başlarına kadar düzenlenen İskandinavya’nın en büyük yemek festivali, restoran ve gıda üreticilerinin katılımıyla şehrin dışına doğru taşmaktadır.
 

Kopenhag Eşcinseller Günü: Bu seneki ilk Kopenhag turumda kendimi bu etkinliğin içerisinde buldum. Her ne kadar bana uymayan bir durum olsa da, tüm homoseksüel erkeklerin ve lezbiyenlerin katıldığı, kimi zaman konserlerle süslenen, danslarla eşlik edilen bir etkinlik. Danimarka kurallarına göre bu tercihli insanların evlenmeleri yasal bir durum. Sadece dini nikâh kıyamadıklarını biliyorum. Bu özel gün içerisinde birçok eşcinsel kamp kurar ve flört eder. Eğlence dolu bir yaşamları olduğunu ve eğlenceli bir gün geçirdiklerini gözlemledim. Kimseye tavsiye etmesem dahi, saygı duyarım.
 

Eylül Ayı Etkinlikleri


Altın Günler Festivali: Yılda bir gerçekleşen bu kültürel ve tarihi festival, Eylül ayının ilk 3 haftası boyunca sürer ve şehirdeki birçok müzeyi kendi kapsamına alır.
 

Çocuk Filmleri Festivali: Eylül ayının küçükler açısından en renkli geçen festivallerinden biri olup, 11 gün boyunca devam eder. Çocukların kendi çektikleri filmler sergilenir ve küçüklere kendi filmlerini çekme imkânı tanınır.
 

Kopenhag Sanat Fuarı: Bu büyük sanat fuarı 500 den fazla kuzeyli artistin çalışmaları ve 9000 kişilik bir izleyici kitlesi eşliğinde gerçekleşmektedir.
 

Kopenhag Blues Festivali: Bu uluslar arası etkinlik ise Eylül ayının sonları ile Ekim ayının başlarına kadar sarkan bir haftalık süre zarfında gerçekleşir.
 

Kopenhag Çağdaş Sanat Festivali: Toplamda 4 gün süren festival kutlamaları, Danimarkalı ve uluslar arası yeteneklerin modern sanat çerçevesinde gösterime sunulmasıyla gerçekleşir. Etkinliklerin açılışları, kişisel çalışmalar, tartışmalar (eleştiriler), ve ücretsiz turlarla başlar.
 

Ekim Ayı Etkinlikleri
 

Kültür Geceleri: Genellikle Ekim ayının ikinci Cuma günü başlayan bu etkinlikler, harika gökyüzü gösterileri, şehir müzeleri, tiyatrolar, galeri ve kütüphane etkinlikleri ile devam eder. Bu özel gün kapsamında Rosenborg Sarayının kapıları bu gecelere doğru geniş kapsamlı özel etkinliklerle açılır. Ülkemizdeki müze kartları gibi “Kulturnatten Pass” kartı bulunanlara ücretsizdir.
 

Kasım Ayı Etkinlikleri
 

Kopenhag Belgesel Film Festivali: Kasım ayının başlarından ortalarına kadar süren bu belgesel filmler festivali şu anda 10. yılını doldurmuş olup, kendi alanında İskandinavya’nın en büyük festivallerinden biridir.
 

Aralık Ayı Etkinlikleri
 

Christmas (Noel): Aralık ayının ilk Pazar günü herkes sokaklara dökülmeye başlar. Radhusplasen meydanına devasa bir Noel ağacı dikilir. Noel Baba’nın şehre girdiğine insanların arasında gezip bu devasa Noel ağacında yolculuğuna son verdiğine inanılır. Bu tarihler arasında tüm alışveriş merkezleri süslenir. Kilise konserleri başlar. Danimarkalılar Aralık ayının 24. günü gecesine kadar sokaklara dökülürler. 24’ü akşamında ise Christmas’ ı, evlerinde geleneksel akşam yemeklerini yiyerek ve noel ağacı etrafında dans ederek kutlarlar.
 

Tivoli’nin Christmas Etkinlikleri: Tivoli Christmas günlerinde Kasım ayının ortalarında tekrardan açılıp 23 Aralık tarihinde yeniden kapanır. Bu tarihler arasında büyük marketleri, özel etkinlikleri, özel Christmas tabelaları, özel kostümleri ve tiyatro gösterileri ile ziyaretçilerine güzel zaman geçirmelerine olanak sağlar.


Karnınız Acıkmadı mı?


Danimarka’daki yemek kültürü Türkiye’mizdeki kadar gelişmiş olmasa da, buranın halkının da kendine özgü ağız tadı bulunmaktadır. Genelde salata tarzı yemekler yerler. Burada zamanla şekillenmiş ve her gelen milletin ağız tarzına göre acılı, acısız, etli, sebzeli birçok çeşit salata yiyebilirsiniz. Ayrıca Danimarka peynirinin de tadına varmanızı tavsiye ederim. Özellikle Kopenhag’ın en geniş restoran zincirlerinden biri olan Türk sahipli ChiliMili’de karnınızı şöyle afiyetle doyurursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Adım attığınız her sokakta sushi yapan Çin restoranları da bulabilirsiniz. Ama yok, ben kendi kültürümüzden yemekler yemek istiyorum derseniz her köşe başında bir kebapçı ve shawarma ( Döner) satan bir dükkân bulmanız da pekâlâ mümkün.

Musa AHMETOĞLU
25 Mayıs 2012 – Cuma




 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol